“Uzak” nedir? Kendisinin bile ücrasında yaşayan Müslümanlar için gidecek yer ne kadar uzak olabilir? Başımız açık, saçlarımızı ikiye ortadan ayırdık.. Kimin ülkesinden geçsek, alınlarımızdaki secde izleri bizi ele verecek. Tehlikeli ve terörist diyecekler. Halbuki mazlum ve kederliyiz..”

Irak’ta, Suriye’de ve Asya’da küçük çocuklarıyla beraber hicrete zorlanan insanları düşününce, İsmet Özel’in şiirine nazire yapmak zorunda kaldım.  Nerede okuduğumu hatırlamıyorum. Birinin enteresan şekilde Müslümanları anlatan güzel bir sözü var; İnsanlar dinleri hakkında konuşmayı, tartışmayı hatta savaşmayı çok seviyorlar fakat onu yaşamayı bir türlü istemiyorlar.

Nasıl oluyor da acı ve hayasız gerçekleri unutmak mümkün olabiliyor? Bir müslüman, Fransızların Cezayir’de yaptığı katliam ve tecavüzlerin youtube’daki videolarını izlemeden önce iki farklı müslüman cemaatin birbirine fikren ve fillen saldırmasını izliyor. Müslümanlar için böyle muharebeler daha önemli. Fransızların tecavüzünden haberleri bile yok. Çünkü fitne ateşi o kadar alevlenmiş ki sırada birbirini müşriklik, kafirlik ve sapkınlıkla suçlayan binlerce kişinin, cemaatin, önderin videoları mevcut. Şaşılacak şey. Irak’ta Müslümanlara yaşatılan mezalimi gazeteler yazdığında kalemin çok itibar edilen bir kaynak olmaması sebebiyle yazılan vahşete İslam ümmetinin tepki vermemesini bir mazeret olarak kabul etmiştik. Tesellimizdi. “O kadar da kötü değildir” vesvesesi hala futbol maçı izlemenize, eğlenmenize ve rahat uyumanıza olanak tanıyordu. Fakat Irak’taki cinayetin Amerikalı askerler tarafından kahkahalar eşliğinde çekilen binlerce resim ve tecavüz videosuyla varlığına şahit olduğumuz zaman.. O zaman nasıl sakin kalabildik. Bu durum, aslında Iraklılara uygulanan vahşetten daha büyük bir kabahat gibi görünmüyordu. Nihayetinde ne yapabilirdiniz ki, güçsüzdünüz ve güçlenmeye de çalışmıyordunuz. Bu,  bu gerçekten tüyler ürperten bir durum olmalıydı. Yani genlerimiz, öfkemiz, ruhumuz, bedenimiz Müslüman değildi o an. Ama bütün sigaralar Amerikan malıydı. Eşyalar, içecekler, yiyecekler.. İçlerinde kimyamızı, ruhumuzu, şerefimizi deforme eden maddeler vardı galiba. Hayır olamaz. Eğer öyle olsaydı Abbasiler, Emeviler’in kanına girmezdi. Konjonktür o zaman küfrün elinde miydi? Tarihin geniş perspektifiyle geçmişe baktığımız zaman düşmana değil dostumuza, dostumuzla yenildiğimizi göreceksiniz. Çünkü bizim için en büyük tehlike Müslüman kardeşim, kendi kardeşlerimizdir..

Biz Müslümanlar olarak:  “Kendimize dünyada bir kardeşlik kavgası seçtik. Yakın yerde bize soluklanacak gölge kalmadı ( Suriye, Irak harap oldu.)  Uzun yola çıkmaya hüküm giydik…”

Lütfen, Akif’in ( ama Akif’in falanca fikirleri çok tehlikeli, demeden) aşağıdaki yazısını okuyun. Siz Akif’in sadece aşağıdaki fikirlerini okuyun.

-MEHMET AKİF ERSOY’UN MÜSLÜMAN CAMİASI İÇİN YAPTIĞI ÖZ ELEŞTİRİ VE TESPİTLER – 

Biz Müslümanlar – ben öyle görüyorum- Allah ile pek laubaliyiz! Zannediyoruz ki Cenabı Hak, oturduğumuz yerden isteyivermekle, hatırımız için ilahi kanunlarını değiştiriverir.

Zavallı bizler…
Çalışmadan, emek harcamadan, ‘amacına erişme hakkını’… böyle bir ümidi… kim veriyor sana?
Müslümanlık galiba! (Öyle ya, Müslümanlar, Allah’ın sevgili kullarıdır!)
Hani Müslümanlık bir uhuvvet (kardeşlik) husule getirecekti?… Hani nerede?…
Bugün Müslümanlar kadar müteferrik (dağınık), bugün Müslümanlar kadar müteşeddit (katılaşmış) bir başka toplum var mı?
Her tarafta Müslümanlık cehalet, Müslümanlar ise sefalet içinde mahvolup gidiyor…
Hani Müslümanlık bize, dünya için hayat-ı tayyibe (temiz ve yüksek bir yaşam düzeyi) va’d ediyordu. Niye vermedi?
İşte hep… hep bizim cehaletimiz yüzünden…
Müslümanların hepsi cahil; Arab’ı cahil, Türk’ü cahil, Kürt’ü cahil, Arnavut’u cahil, hepsi cahil…
Hepimiz igvaata (kışkırtmaya) kapılıyoruz.
Hani, müminler kardeş idi? O halde nedir Müslümanların bu hali?
350 milyon mu, 400 milyon mu, cihanda bu kadar Müslüman var; hepsi hirman (nasipsizlik, mahrumiyet, yoksulluk) içinde yaşıyorlar.
Neden?
Biz diyoruz ki; ‘Müslüman’ız, o halde Allah bize tevfik (üstünlük, başarı) vermelidir.’
Demek sen Müslümanlığınla, Allah’ı minnet altında bırakmak istiyorsun!
Ne kadar büyük bir cüret bu; ne büyük bir hamakat (ahmaklık) bu.
Dünya, dünya olalı; gafletin, cehaletin, körlüğün ve de sağırlığın bu mertebesini, ne görmüş, ne işitmiştir.
Ah biz alık Müslümanlar.
Nasıl olmuş da bu kadar azim bir kitle, kötürümler gibi, histen, hareketten mahrum kalmış(ız)?…
‘Kanaat’i, ‘tevekkül’ü, ‘sabır’ı,... hepsini… hepsini yanlış anladık.
Bize göre ‘sabır’, suret-i mutlakada ‘katlanmak’ demektir.
Neye katlanmak?
Her şeye… Daha doğrusu katlanılmayacak şeylere. Mesela zelil (aşağılık) olmaya, hakaret görmeye, dövülmeye, sövülmeye; özetle insanlık onurumuzu zedeleyecek musibetlerin hepsine.
Aman Yarabbi. Kur’an ne söylüyor, biz ne anlıyoruz.
‘Sabır’ katlanmak değil, göğüs germektir.
Neye göğüs germek?
Sonunda katlanılmayacak acılara katlanma ıstırabına mahkûm olmamak için; önceden her türlü şedaide (zorbalıklara), her türlü mezahime (sıkıntılara), mertçesine, insancasına göğüs germek.
Hele de ‘tevekkül’ (Allah’a bırakıp, kadere razı olma)…
‘Tevekkül’, hiç bizim anladığımız mahiyette mi?
Kur’an’ın gösterdiği, Hadis’in gösterdiği tevekkül, bütün esbaba sarıldıktan (tüm yolları denedikten) sonra olan tevekküldür.
Biz cehaletimiz yüzünden, dinimizi bu hale getirdik. Dinimiz de bizi bu hale getirdi.
İslam Dini, miskinlik (uyuşukluk) dini oldu…”*

Mehmet Akif ERSOY

(*) Kaynakça. Doç. Dr. Abdülkerim Abdulkadiroğlu, Nuran Abdulkadiroğlu “Mehmet Akif’in Kur’an-ı Kerim’i Tefsiri; Mev’ıza ve Hutbeleri” . Sayfa.117 vd.

………….

Hani milliyetin İslam idi… kavmiyyet ne!

Arnavutluk ne demek, var mı şeriatte yeri?

Küfr olur başka değil, kavmini sürmek ileri.

Arabın Türk’e, Lazın Çerkeze, yahut Kürd’e…

Acemin Çinliye rüçhanı(üstünlüğü) mı varmış? Nerde!

Müslümanlıkta anasır mı olurmuş, ne gezer!

Fikr-i kavmiyyeti tel’in(lanet) ediyor Peygamber”

Ortadoğu’da neredeyse bütün devletler Baas(ırkçı) politikları benimsemiştir. Saddam Hüseyin, Kaddafi ve Esed Baas destekçileridir. Peki Baas ideolojisini Müslüman olmayan bir Arabın icat ettiğini biliyor musunuz? Hristiyan bir Arabın..

……